|
|
|
|
|
 |
|
 |
''Banana'' yok!
ABD’de ilginç bir hikaye anlatılır. 1979 yılında yani bundan önceki enerji krizinde, Başkan Carter’in baş iktisatçısı Alfred Kahn negatif büyüme sayılarına bakıp medya önünde resesyondan bahsetmişti. Beyaz Saray ise derhal ikaz yapıp “bundan sonra, bırak resesyonu, “R” harfini bile kullanmayacaksın!” demişti. Alfred Kahn da bundan sonra resesyon yerine hep “banana”, yani muz demeye başlamıştı.
2000 yılında ise ABD Başkan Yardımcısı R.Cheney “Meet The Press” adlı televizyon programında resesyon kelimesini kullanınca derhal sorumsuzlukla itham edilmişti.
Ancak bugün ABD’de (ve de tabii ülkemizde) resesyon lafını kullanmayan asılarak ölüme mahkum edilebilir. Dünya ne kadar değişti!
Ancak hem 1979 hem de 2000 yıllarında Kahn ve Cheney haklı idi ve resesyon gerçekleşti. Çünkü o günlerde FED parayı fena halde sıkmıştı.
Bugün ise FED parayı sıkmıyor ve resesyon ise henüz (8 ay geçti ama) ortada yok. Tersine enflasyon artmaya başladı.
Aşağıda bugün dünyanın büyük ekonomilerinde reel sektörde neler olduğunu özetleyeceğiz!
19 Mayıs 2008 tarihinde yani pazartesi günü ABD Conference Board, ABD için “Leading Indicators” denen öncü göstergeler endeksini yayınladı. Endeks mayıs 16 itibarıyla kamu kuruluşları tarafından yayınlanan verilere dayanarak analiz yapmakta. Eldeki verilere göre reel GSYİH büyümesi geçen ay olan nisan ayında peş peşe iki ay artmış bulunuyor (Mart ve nisan aylarında iyileşme yani). NBER Başkanı Martin Feldstein 2008 ilk çeyreğinde küçük bir pozitif büyüme olmasına rağmen, aylar itibarıyla bakıldığında, şubat ve mart aylarında peş peşe iki ay, aylık gerileme olduğunu söylemişti. Öncü göstergeler ise bir ay daha ekleyip, yani nisanı da ele alarak iki ay peş peşe iyileşme sinyali vermekte. Bu gözlem de resesyon değil, daha yavaş ve kısa süreli bir durgunlaşma yaşandığını ortaya koymakta.
Özetle, veri ve analizler ABD durgunluğunun düşünüldüğü gibi derin bir resesyon olmayacağını gösteriyor. Toparlanmanın ise ihracat ve özel tüketimin artması ile sağlandığı görülüyor. İhracat artışı kur, yani doların değer kaybı ile ilişkili, özel tüketim ise ABD ekonomisinde reel tarafta finans tarafı kadar sorun olmadığını sergiliyor.
Avrupa’ya dönersek, 20 Mayıs günü yayınlanan AB-15 ile ilişkili büyüme istatistikleri de olumlu bir tablo ortaya koydu. Euro bölgesi yani AB-15 GSYİH reel büyümesi de 2008 yılının ilk çeyreğinde bir evvelki çeyreğe göre 0.76 büyüdü. Bu sayı yıllığa çevrildiğinde yıllık yüzde 3.04 reel büyüme anlamına geliyor. AB-15’in çeyrekler itibarıyla reel büyüme ortalaması geçmişte yüzde 0.5 idi. Yukarıda yazılan 0.76 çeyreklik reel büyüme sayısı 2006 yılı dördüncü çeyreğinden bu yana en güçlü çeyrekler itibarıyla reel büyüme. Tekrar edelim. AB ekonomisi tabii ki yıllığa çevrilmiş sayı olan 3.04 düzeyinde büyümeyecek. Ama AB-15 ekonomisi şu anda son derece güçlü. Ve bütün bunlar İngiltere, İtalya ve İspanya gibi büyük ekonomilerdeki kötü gelişmelere rağmen olmakta. Peki nasıl?
AB-15 için kilit ekonomiler Almanya ve bir ölçüde de Fransa. Detay verilere bakıldığında Alman ekonomisi, uzun vadede çok kötü sosyal trendler içinde olmasına rağmen, kısa vadede patlama yapıyor gibi. Alman ekonomisi 2008 ilk çeyrekte GSYİH’da reel yüzde 1.54 büyüdü. Bu yıllığa çevrilirse de yüzde 6 civarında bir yıllık büyümeye eşdeğer hale geliyor. Tabii ki Alman ekonomisi reel yüzde 6 büyümeyecek.
Ama ortada bir felaket ve aşırı durgunluk da yok. Bu Türkiye için çok iyi bir haber çünkü temel ihracat pazarımız Almanya ve AB. AB-15 içinde Almanya toplam üretimin üçte birini yapmakta. AB-15 rakamları diğer büyük ekonomi Fransa’nın da son çeyrekte yüzde 0.6 veya yıllığa çevrildiği takdirde ise, ülkenin yıllık reel büyüme oranı olarak, yüzde 2.4 hızla ilerlediğini gösteriyor.
Son olarak Japonya’nın verilerine bakıldığında orada da büyüme görülmekte. 2008 yılının ilk çeyreğinde Japon ekonomisi, Mayıs 16 tarihinde yayınlanan verilere göre, bir evvelki yılın son çeyreği ile karşılaştırıldığında yüzde 0.8 büyümüş bulunuyor. Bu veri yıllığa çevrilirse de yüzde 3.3 gibi Japon ekonomisi için “harika” sayılabilecek bir büyüme oranına eşdeğer. Aynen ABD’de olduğu gibi büyümenin motoru ihracat ve özel tüketim olmuş. Japonya’nın reel büyümesi yüksek enerji maliyetlerine rağmen tahminlerin çok üstünde.
Şu andaki verilere bakarak genel bir değerlendirme yapılırsa, Roubini, Stiglitz ve Greenspan büyük ölçüde yanılmış durumda, Martin Feldstein tedbirli bir ikaz yapmış bulunuyor, eski felaket habercisi Paul Krugman ve Soros medyada “Sorunların çoğu aşıldı!” diyerek zik zak yapmış durumdalar.
Biz ise zaten başından beri “ahmaklık” sergiliyorduk, yani resesyon konusunda iyimserdik! |
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|