|
|
|
|
|
 |
|
 |
Paul Volcker yeniden geliyor!
Bugün biraz Türkiye dışına çıkıp dünyada bir önceki enerji kaynaklı büyük kriz olan 1970’li yılların sonu ve 1980’li yılların başına döneceğiz.
Bu dönem neden önemli? Bu dönemde bugün olduğu gibi enerji fiyatları ile ateşlenen bir kriz dönemi vardı ve bir yandan enflasyon yükselirken diğer yönden de büyüme yere çakılmıştı. Ancak bu dönemin bir de ekonomi politikası kahramanı vardı. Adı Paul Volcker!
Volcker kendisinin koyduğu ad ile “pratik monetarizm” uygulaması ile 1979 yılından itibaren yükselen faizlerin, ABD’de yüzde 17-18 düzeyine çıkmasına neden olarak da olsa, kötümser beklentileri kırarak ekonomiyi normal şartlara geri getirmişti. Önce Volcker’i kısaca tanıtalım ve sonra da ondan bazı tavsiyeleri bu sütuna aktaralım. Bana öyle geliyor ki, bugün Volcker’in o gün yaptıklarına benzer şeyler yapılmaya mecbur kalınacak!
Volcker 1927 doğumlu. Onunla ilgili “Volcker, Portrait of a Money Man” adlı 1987 yılında W. R. Neikirk tarafından yazılmış bir biyografi, Cambridge University Press tarafından 2001 yılında yayınlanan Macroeconomic Dynamics adlı kitapta sayfa 434-460 yazısı ve P.A. Samuelson ve W.A. Barnett tarafından yayınlanan 2007 baskısı “Inside the Economists Mind” adlı kitapta yayınlanmış ve Columbia Üniversitesi’nden P. Mehrling tarafından yapılmış 2000 tarihli bir görüşme var. Volcker 1962-1965 arasında Kennedy döneminde ve 1969-1974 arasında Nixon döneminde ABD Hazinesi’nde müsteşar yardımcısı olarak çalışmış, 1975-1979 arasında New York Merkez Bankası’nın müdürü olarak çalışmış (para politikası oradan uygulanır) ve 1979-1987 arasında ABD Merkez Bankası’nın başkanı olarak hem Carter hem de Reagan ile çalışmış. Bu arada Chase Bankası’nda da ünlü Robert Roosa ile görev yapmış. Tabii Harvard, Princeton, LSE gibi okullarda eğitim görmüş ama doktora çalışması yarıda bırakarak finans kesiminin içine balıklama dalmış, pratik ile teoriyi birleştiren bir kişi.
Volcker enflasyon ve büyüme sorunlarının bir arada yaşandığı dönemler için politika uygulamasında birkaç önemli konuya dikkat çekiyor.
Birincisi, para politikasının başarılı olması beklentilerin, politikanın anlaşılması ve kararlılığın sergilenmesi ile düzelmesi sonucu olur. Beklentiler her şeydir. Beklentilerin ne zaman tamir olacağı konusunda da peşin varsayım pek mümkün değildir.
İkincisi, para politikasında sıradan faiz artışlarının, bazen, ne gidişat değiştirmek açısından ne de beklentilerin tamiri açısından hiçbir etkileri olmayabilir ama merkez bankaları bunu itiraf edemezler.
Üçüncüsü, makro politikalarda sadece dış sorunları veya sadece iç sorunları göz önüne almak büyük bir hatadır. Dışa dönük her politikanın ters iç etkileri ve içe dönük her politikanın ters dış etkileri olur. Bu nedenle her zaman dış ve iç etkileri bir arada değerlendirmek gerekir.
Dördüncüsü, akademisyenler ile merkez bankacıların, merkez bankacılar ile bankacıların, bankacılar ile finansçıların, hazine, maliye yani hükümet ile merkez bankacı ve bankacıların aynı görüşte olmasını da beklemeyin.
Beşincisi, dünya piyasalar olmadan yaşayamaz ama piyasalar da bütün sorunları çözmez. Ama hiçbir politika adımı uzun vadede piyasa işleyişinin yerine de geçemez. Sadece kısa vadeli ve acil tedbirler vardır.
Altıncısı, 25 yıl içinde dünyada geçerli ülke parası sayısı giderek azalacak ve dört beş temel para ortada kalacak (mesela euro kaç adet parayı ortadan kaldırmış olacak düşünün), finansal krizlerden kurtulma ise 50 yıl kadar sonra dinamikler iyice anlaşıldığında, tek bir dünya parası ve tek bir dünya merkez bankası ortaya çıktığında gerçekleşebilecektir.
Volcker böyle diyor. Yukarıdaki referanslar konunun daha derin incelenmesi için yeterlidir diye düşünüyoruz. Volcker yeniden gündeme gelecek ve üzücüdür ki, Greenspan, Soros, Stiglitz, Roubini gündemden düşecek galiba! |
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|